“Sizde din, iman, Allah korkusu varsa…” diye başlayan hatırlatmalarımız var. Alttan alttan “gerçek İslam bu değil”i destekleyen bir tavrı var bu söylemin. Yani “böyle olamazsınız, mümkün değil” der gibi. Tahayyül dünyasından çıkıp hem bu ülkede hem Ortadoğu’da olan pratiklere bakıp, gerçek İslam tam da bu deyince gardını almak abartı bir tepki olarak görülmeyip, rahatlanacak oysaki.
Beri taraftan 13 yıldır, başka bir adla başka bir formatta iktidarda olmaları, bu çoğu adam olan devlet erkânını, geçmişteki devlet geleneğinden ayrı tutmuyor. Malumunuz, din hanelerindeki Sünni mezhep inancı biraz daha belirginleştirildi yalnızca.
Çözmeye çalışalım: Polis kurşunu ile öldürülen çocuklar, geleceğin olası düşmanları oldukları için öldürülüyor. Manasız iddialarla hapishanelerde olan insanlar, bir gün mana kazandırmaları olası düşünceleri için içerde tutuluyor. “Özgür basın” susturulmak zorundaydı. Aksi akıllıca olmazdı zaten. Kimi insanlar hedef gösterilmeli ki istenen gerçekleştiğinde, güçlerinin neler yapabileceği anlaşılmış olsun. 16 yılda 4 kez beraat kararı çıkmasına rağmen bir insan yargının elinden bir türlü kurtulamamalı ki emsal teşkil etsin. KCK davalarının çok konuşulduğu günlerde göz ardı edilmeleri o zamanlar için uygun görülmüş, müebbet PKK mahkûmları içerde bırakılmalı ki bu savaşın haksız tarafı kesinlikle akıllarda kalsın. Fütursuz zalimliğin kendi içinde garip bir tutarlılığı var. Devlet olmak bunu gerektiriyor çünkü.
Çarşı’ya açılan darbe girişimi suçlaması çok absürt değildi örneğin ki niye olmasın? Gezi Olayları bir devrim girişimiydi halihazırda. Devrilebilse devrilmeyecek miydi yani Erdoğan? Sosyal medyada birbirimizi güldürmek için yaptığımız şeylere bakılırsa kendimizi de ciddiye almadığımız gibi bir sonuç çıkacak ortaya. Ama tabiî ki de yasanın ilgili maddelerine takılmamak adına savunmalar da oyunun kuralına göre oynanacak: “Darbeye gücümüz olsa Beşiktaş’ı şampiyon yapardık.” Ne yani, güç olsa kimi şeylere ister istemez kalkışılmayacak mı? Gerçi anlayamazlıktan gelme de vatandaş olarak bizim yöntemimiz. Darbe sözcüğünün yerine devrimi koyunca konu anlaşılacak gibi. Devlet önlem alıyor, işleyişi bakımından yetkilileri insafa çağırmak ise ne yazık ki konuyla pek alakalı değil.
Yanlış izah etmiş olmayayım. Katledeni anlamak değil bu. Matematiğini çözmek diyelim. Zalimliğin kendi içindeki tutarlığını bozan şeyler de var. Misal ölüm döşeğindeki hasta tutsaklar. Niye bırakılmadıklarına dair verilebilecek bir yanıt yok sanırım. Ölmekte olan bir tutuklunun sözümona ne kadar düşmanlık vazifelerini yerine getirebileceği bekleniyor ki? Bundan bir ay kadar önce Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu sorunun çözümüne ilişkin bakanlık olarak hazırlıklarının olduğunu söylemiş, çalışmalar bitirildiğinde kamuoyuyla paylaşacaklarını duyurmuştu. Birkaç yıldır benzer şeyleri söylüyorlar zaten. Nisan ayında da düzenleme yapacaklarını duyurmuşlardı. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de ara ara hazırlıklar yapıldığını söylediğini duymuştuk. Google’da bakarsanız tarihler önünüze geliyor. Ergin de aynı şekilde, Ekim 2012’de, Ocak 2013’teki 4. Yargı Paketi’nde, Eylül 2013’te hasta tutsaklara ve hapishane koşullarına yeni düzenlemeler getirileceğini duyurmuş. Ne kadar zaman alabilir ki ilgili düzenlemeler birkaç yıldır yapılamıyor. Ölenler ölüyor, kalanlar süründürülüyor içerde ve buradaki zalimliğin kendileri yararına ne gibi faydası var bilinmiyor. Bilinse o tutarlığı da imlemiş olacağız.
Mehmet Canpolat, Ramazan Durmaz bugünlerde zikredilen isimler. Aralı aralı, durumları ağırlaştığı için kimi isimleri duymuş oluyoruz. İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi’nin Ekim ayındaki verilerine göre hapishanelerde 242’si ağır, 653 hasta tutuklu ve hükümlü var. Muhtemeldir ki bunlar haberdar olabildiklerimiz. Bir de hasta tutsaklar için yapılan eylemlerde artık bırakılmış kimi tutsaklardan sıkça duymaya alıştığımız bir şey var. Daha ağır durumda olan arkadaşlarının kendilerinden önce kamuoyunda adlarının duyulması için son ana kadar, dayanabildikleri kadar dayanmışlar. Durumun hassasiyeti bu dereceyken, Bozdağ, hazırlıkların başlanacağını duyuruyor arada bir. Ne bekleniyor, bu gaddarlıktaki olay nedir anlamaya çalışıyoruz.
Hasta tutsakların “siyasi” olanlarının ayrıca belirtilmesi ise karışık bir mevzu. Uç bir soruya ilk anda yanıt vermek de zor. Adli suçlu bir tecavüz zanlısının hastalığından dolayı bırakılmasını ister misiniz? Ölecekse neden olmasın. Bakın en gaddar olunabilecek yerde bile bir orta yol bulunabiliyormuş.